heyet-i nasîha ne demek?

Heyet-i Nasîha (Nasihat Heyeti), 1919 yılında yeni bir vatandaşlık tanımını halka anlatmak ve işgalcilere karşı direniş gösterilmemesi için nasihat etmek üzere görevlendirildiği söylenen heyet. Heyet bir ay görev yapmış, daha sonra 19 Mayıs 1919'da Samsun'dan yeni bir heyet göreve başlamıştır. Heyette Rum, Ermeni, Yahudi temsilciler bulunmaktadır. Heyetin amacı ile ilgili o tarihte bir belirsizlik göze çarpmaktadır.

İzmir'deki Köylü gazetesi şöyle yazar:

“Pâdişâh ve sadrâzamımızın Anadolu’ya göndermeye karar verdikleri Heyet-i Nasîha’nın görevinin 'öğüt' vermek olduğu anlaşılıyorsa da bu öğüdün cinsi bugüne kadar tam olarak bilinmiyordu. Bugün heyetin görevi biliniyor. Padişâhımız savaşın getirdiği sıkıntıdan pek muzdarip olan devlet anâsırı arasında dostluk, birlik ve sevgi istiyorlar. Pâdişâhımız, Anadolu’ya heyetler göndererek hepsi evlâtları ve tebaaları olan muhtelif anâsıra memlekette kardeşçe, vatandaşça yaşamaları hakkındaki ulvî arzuları ileteceklerdir. Pâdişâhımızla hükûmetimizin bu teşebbüsleri, memlekette anâsır farkı kalmadığını ve hukuk-ı vataniyede müsâvatin kurulduğunu göstermesi îtibârıyla gâyet mühimdir. Eski bildiklerimiz geçmiştir. Artık şovenizm denilen koyu kızıl milletçilik taassubu bundan sonra eski heyecân ve sıcaklığını koruyamaz. Bu koyu kızıl milletçilik taassubu insanlık ve medeniyet için bir âfettir. Dünyada milliyet farkları olsa bile insanlık ve beşeriyet farkları yoktur… Evvelce Anadolu’da Türk ve Rum kardeş gibi idi…”

Aydın'daki Esat Hoca heyete karşıdır ve heyete der ki:

“... sebeb-i teşrîfinizi bildiğimiz için istikbâlinize varamadık. Bizim nasîhate ihtiyacımız yoktur. Hristiyanlarla iyi geçinmediğimizi kim söylüyor? Eğer siz söylüyorsanız bütün cihan umumî efkârına siz ilân ve tebliğ etmiş oluyorsunuz. Bu havâlîyi gezeceksiniz. Hristiyan mahalleleri mâmur ve âbâdân (şen, bayındır), İslâm mahalleleri ise muhtâc-ı ümrandır. Biz Türkler, cephelerde harp edip aziz vatanımızı korumaya çalışırken onlar fabrikalar kurmuşlar; bağlar, bahçeler içinde yaşarlar. Servet, saadet, refâh her şey onlarda; fakr ü zarûret Türklerde toplanıyor. Nasîhati bizlere değil, bizi iktisâden öldürmeye çalışan zümreye vermeniz lâzımdır.”

Kaynakça

Orijinal kaynak: heyet-i nasîha. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Kategoriler